Lamellar Macular Defects
ÖZ
Makülada traksiyonel etki ile ortaya çıkan ve tam kat doku kaybı görülmeyen hastalık grubu olarak tarif edilen lamellar
maküler defektler, optik kohorens tomografi (OCT) özelliklerine göre 3 farklı gruba ayrılır. Bunlar lamellar maküler hol
(lamellar maküla deliği), maküler psödohol (maküler yalancı delik) ve foveal psödokisttir. Bu derlemenin amacı OCT yardı-
mıyla farklı alt gruplara ayrılan lamellar maküler defektlerin klinik özelliklerinin sunulmasıdır.
Anahtar Kelimeler: Lamellar maküler defekt, lamellar maküler hol, maküler psödohol, foveal psödokist.
ABSTRACT
Lamellar macular defects are described as a group of disease that resulted from macular traction without full thickness
tissue loss and divided into 3 different subtypes based on their OCT appearance: lamellar macular hole, macular pseudohole
and foveal pseudocyst. The purpose of this study is to present clinical features of lamellar macular defects defined by optical
cohorence tomography.
Key Words: Lamellar macular defect, lamellar macular hole, macular pseudohole, foveal pseudocyst.
GİRİŞ
Lamellar maküler delik ilk kez Gass tarafından 1975 yılında kistoid maküler ödem sonucu oluşan bir maküler
lezyon olarak tanımlanmıştır.1
Lamellar maküler defektler makülada traksiyonel etki ile ortaya çıkan ve kısmi
doku kaybı ile seyreden patolojilerdir.2
Hemen her zaman epiretinal membran birlikteliği söz konusudur.2-4
Tanımdan da anlaşılacağı gibi retinadaki doku kaybı hiçbir zaman tüm katmanları ilgilendirecek şekilde
ortaya çıkmamaktadır.
Lamellar maküler defektler, biomikroskopik muayenede tipik olarak yuvarlak ya da düzensiz şekilde,
iyi sınırlı, kırmızı bir lezyon olarak görülmekle beraber erken evrelerde tanınması zor olabilir.
Göz dibi muayenesi ya da anjiografik testlerle lamellar
maküler defektleri tanımlamak, birbirinden
ve tam kat maküla deliğinden ayırmak mümkün değildir.
Günümüzde lamellar maküler defektin doğru
bir şekilde teşhis edilip, hangi alt gruba girdiği, tanı
kriterleri olan düzensiz foveal kontür, iç foveal doku
kaybı, intraretinal ayrışma (skizis), tam kat foveal
defektin olmaması ve foveal fotoreseptörlerin intakt
olması gibi karakteristik özellikleri sadece OCT ile
belirlenir2,5,6 (Resim 1). OCT’deki doku kaybı nedeniyle
oluşan foveal bölgedeki görünüm lamellar maküler
defektin alt tipini belirler. Retina içinde kistik
bir boşluk oluşumu gözlenirse foveal psödokist, foveal
konturda keskinleşme ve dikleşme ile seyrederse
maküler psödohol, defekt kenarlarından dış pleksiform
tabaka hizasında retinal ayrışma izlenirse
lamellar maküler hol ortaya çıkar.2 OCT ile görüntüleme
yöntemi sayesinde lamellar maküler delikler
kolaylıkla teşhis edilebildiği gibi bu lezyonların
etyolojisi ve patogenezi de anlaşılabilir hale gelmiş-
tir. Foveal psödokistlerin lamellar ve maküler delik
oluşumunda öncü lezyon olduğu düşünülmektedir.
Bu görüşe göre lamellar delikler foveal taban korunarak
psödokistin çatısının bozulması ile, maküler delikler
ise psödokistin arkaya doğru genişleyerek tam
kalınlıkta defekt oluşturmasıyla gelişmektedir.7
Her üç durumda da epiretinal membran çok sık gö-
rülmekle birlikte bu gözlerin membranın uyguladığı
çekinti etkisine karşı verdiği cevap primer epiretinal
membran olarak tanımlanan patolojiden çok daha
farklıdır.3
Primer epiretinal membranda retinadaki
asıl patolojik değişim fibrotik bir süreç eşliğinde retinada
kistik boşlukların kesinlikle oluşmadığı diffüz
bir kalınlaşmadır. Kalınlaşma özellikle dış pleksiform
tabakanın üstündeki retina katmanlarında olmaktadır.8
Oysa ki lamellar maküler defekte retinadaki temel
değişiklik kısmi bir doku kaybıdır. Tabloda bu üç
patolojinin genel özellikleri gösterilmiştir.
Lamellar Maküler Hol
Lamellar maküler hol foveanın iç tabakalarının traksiyon
sonucu alttaki derin tabakalardan ayrılması olarak
tarif edilen kısmi kalınlıktaki doku defektleridir. İlk
tarif edildiklerinde kistoid maküla ödemi sonucu gelişen
bir maküla patolojisi olduğu düşünülmüş ancak
sonraki yıllarda asıl tetikleyici faktörün doku içinde
sıvı birikimi değil, dokuya uygulanan traksiyon olduğu
gösterilmiştir.2
Biomikroskopik muayenede tipik olarak
yuvarlak ya da düzensiz şekilde, iyi sınırlı, kırmızı bir
lezyon olarak görülmekle beraber diğer lamellar makü-
ler defektlerden ve hatta bazen tam kat maküla deliklerinden
ayırt edilmesi OCT ile mümkün olur.2
Foveal
psödokistlerin lamellar maküler hol oluşumunda öncü
lezyon olduğu ve foveal taban korunarak psödokistin
çatısının bozulması ile geliştiği düşünülse de çoğu maküler
holde öncü lezyon oluşmadan hızlı bir şekilde tam
kat maküler defekt meydana geldiği bilinmektedir.7
Lamellar maküler holde santral defekt yanlara
doğru uzanarak iç ve dış retinal tabakalarda
ayrışma (skizis benzeri görünüm) ortaya çıkar.
Görme keskinliği en iyi olan alt gruptur ve bu santral
foveal kalınlığın fazla olması ile ilişkilidir. Perifoveal
kalınlık açısından OCT kesitleri değerlendirildiğinde
maküler psödohol ile lamellar maküler holün yakın
değerlere sahip olduğu görülmektedir.2
Literatürde epiretinal membran birlikteliği %50 ile
%80 arasında değişmektedir.2
Diğer maküler lamellar defektlerde olduğu gibi maküler psödoholde epiretinal membran çoğunlukla yüzeye sıkı yapışıklık gösterir ve retinal yüzeyde belirgin düzensizlik oluşturmamaktadır. Hatta bazı olgularda epiretinal membran kendini OCT’de belli belirsiz retina yüzeyindeki hiper-reflektif çizgi olarak kendini göstermektedir. Epiretinal membranın santral kontraksiyonu sonrası vertikal ve keskin sınırlı defektlerin maküler psödohol oluşumuna yol açtığı düşünülmektedir.3
Maküler psödohol genel olarak stabil bir lezyondur, uzun yıllar görme keskinliği ve foveal kontürün şekli aynı kalabilmektedir. Görme keskinliği seviyesi de foveal kontürdeki bozulma seviyesi ile kıyaslandığında beklenenden genelde çok iyi olduğu için bu tip olgularda cerrahi müdahale gerekmemektedir. Eğer progresif bir görme kaybı söz konusu ise cerrahi müdahale düşünülmektedir. Görme keskinliğinin beklenenden iyi olması foveal bölgedeki fotoreseptörleri de kapsayan retinanın derin tabakalarının hemen her zaman sağlıklı görünmesi ile açıklanabilmektedir.